titolo: nuovo post
i am very sorry but it wouldnt be fare to describe italian experinces in english. there is something called the brotherhood of the mediterranean (yes I had to spell check this, how not mediterranean at all).
ilk "ciao bella"mi geldigim gun duydum. italya sehir efsanesi degilmis, gercekten varmis. kuzey italya, alplerin kiyisinda, karadeniz ile ege bölgelerimizin bir karisimi resmen. ve ya denizsiz bir ege bölgesi... isvecin dumduzlugunden sonra daglar, isvecin boslugundan sonra baglar kalbimi hoplatti. oysa cok beklentim yoktu. aksam ne pisirilecek, ev yine cok daginik, isveccem felaket hala seklindeki kaygilar olmadan huzur icinde calisilacak bir zaman dilimi elde etmenin sevinci yeterliydi. italya gercekten sicak. cok sicak. dun bir yaz gecesi kivaminda, kisa kollu sokaklarda yari sarhos dolastim, dolastim. mutlu oldum. su bartan'in Turgut Uyar'a referans verdigindeki gibi, birikmeyen mutluluklardan. olsun yazmak biraz olsun biriktirtiyor bir seyleri. belki biraz da bundan yaziyoruz. her neyse, Italya ayni zamanda Pizza ve Pasta sehri. Ve de beyaz ekmek. Kadinlar kisa (isvec standardi :p), erkekler de kisa. Ilginc bir sekilde kuzey italya insanlari bembeyaz ve renkli gözlu. Kadinlari bilemeyecegim, ama hos erkekler var. Sasirtti beni ama hem asyalilara hem de afrikalilara rastlaniyor. Bulundugumuz yer Trento, nufusu 100binmis.
Italyanca cocuksu bi dil gibi geldi bana. Özellikle yazili halde. Baslikta göruldugu gibi. Daha dun bizim Beyaz Ruslara (BellaRussians) soruyordum Cocuk Kalbini duydular mi diye... Bilmiyorlarmis. Bize hayatta peynir ekmek gibi lazim bir kitap olarak lanse edilmisti zamaninda, hala merak ederim Italya ile herhangi bi bagimiz olmadigi halde nasil bu kitap birincil egitim sistemimize yolunu bulmustur diye.. Acaba Evren Pasa mi bi yerlerde gördu begendi??
Karnim delinmekte oldugu icin basladigim aram, yakinda yemekle devam edecek. O yuzden su anda yazima ara veriyorum.
bi de soru: neden acep pet ambalajlari bu kadar göze batan renklerde? yani cantada ararken caktirmamak imkansiz olsun diye mi??
ilk "ciao bella"mi geldigim gun duydum. italya sehir efsanesi degilmis, gercekten varmis. kuzey italya, alplerin kiyisinda, karadeniz ile ege bölgelerimizin bir karisimi resmen. ve ya denizsiz bir ege bölgesi... isvecin dumduzlugunden sonra daglar, isvecin boslugundan sonra baglar kalbimi hoplatti. oysa cok beklentim yoktu. aksam ne pisirilecek, ev yine cok daginik, isveccem felaket hala seklindeki kaygilar olmadan huzur icinde calisilacak bir zaman dilimi elde etmenin sevinci yeterliydi. italya gercekten sicak. cok sicak. dun bir yaz gecesi kivaminda, kisa kollu sokaklarda yari sarhos dolastim, dolastim. mutlu oldum. su bartan'in Turgut Uyar'a referans verdigindeki gibi, birikmeyen mutluluklardan. olsun yazmak biraz olsun biriktirtiyor bir seyleri. belki biraz da bundan yaziyoruz. her neyse, Italya ayni zamanda Pizza ve Pasta sehri. Ve de beyaz ekmek. Kadinlar kisa (isvec standardi :p), erkekler de kisa. Ilginc bir sekilde kuzey italya insanlari bembeyaz ve renkli gözlu. Kadinlari bilemeyecegim, ama hos erkekler var. Sasirtti beni ama hem asyalilara hem de afrikalilara rastlaniyor. Bulundugumuz yer Trento, nufusu 100binmis.
Italyanca cocuksu bi dil gibi geldi bana. Özellikle yazili halde. Baslikta göruldugu gibi. Daha dun bizim Beyaz Ruslara (BellaRussians) soruyordum Cocuk Kalbini duydular mi diye... Bilmiyorlarmis. Bize hayatta peynir ekmek gibi lazim bir kitap olarak lanse edilmisti zamaninda, hala merak ederim Italya ile herhangi bi bagimiz olmadigi halde nasil bu kitap birincil egitim sistemimize yolunu bulmustur diye.. Acaba Evren Pasa mi bi yerlerde gördu begendi??
Karnim delinmekte oldugu icin basladigim aram, yakinda yemekle devam edecek. O yuzden su anda yazima ara veriyorum.
bi de soru: neden acep pet ambalajlari bu kadar göze batan renklerde? yani cantada ararken caktirmamak imkansiz olsun diye mi??
1 Comments:
Does this mediterranean feeling stem from the good old days of the Roman empire?
Post a Comment
<< Home